Esnaftı. Küçük dükkanında sattığı kumaşlarla geçimini sağlamaya çalışırdı. Yalnız bir huyu vardı, aynı sokaktaki rakiplerinin vitrin camları çok kirli diye sürekli şikayet ederdi. Meslektaşları onun bu dırdırlarından bıkmış usanmışlardı. ‘Neden şehirdeki en kirli vitrin bu adamlarda, anlamıyorum’ diye söylenirdi sık sık. Bir gün kahvede otururken işi iyice ileriye götürdü ve diğerlerine karşı kırıcı davrandı.
Kahveden ayrılmadan önce, sokağın karşısında buluna başka bir esnaf ona şöyle seslendi
‘Sen önce git kendi vitrinini yıkayıp temizle.’
O da önce ‘Benim vitrinim temiz’ dese de, diğerlerine ‘örnek’ olmak için vitrinini yıkadı. Ertesi gün kahvede otururken arkadaşları onu şu sözleri söylerken duydular:
‘İnanmıyorum. Böyle bir şey olmaz. Ben vitrinimi yıkar yıkamaz, sanki haber aldılar; rakiplerimin hepsi o akşam camlarını pırıl pırıl yapmışlar.’
Kendini beğenmiş esnaf bunları söylerken, diğer esnaflar, onun kendi vitrinindeki kirler yüzünden herkesin vitrinini kirli
zannettiğini ve bunu ona söyleseler bile dinlemeyeceğini bildiklerinden sadece gülümsemekle yetindiler.